Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Anıt Ve Sergiler

Yavuz Sultan Selim Anıtı

Büyük Türk Padişahı Yavuz Sultan Selim (1489-1511) yılları arasında Trabzon’da 22 yıl Valilik yapmıştır. 19 yaşında Trabzon’a Vali olan Yavuz, bir Sancakbeyi’nden daha ziyade, devlet başkanı gibi davranıyordu. Muhtemel saldırılara karşı Trabzonlulardan oluşan bir askeri birlik dahi kurmuştu. 1491 yılında Trabzon surlarını onartmış, askerin sayısını artırmış ve donanımına önem vermiştir. Anadolu’da ve Trabzon çevresinde gelişen olaylar karşısında, Çerkezistan ve Gürcistan’a akınlar yapmıştır.

Trabzon’da en uzun Sancakbeyliği (Valilik) yapmış olan Yavuz, edebiyatla da yakından ilgilenmiştir. Şiirlerini de Farsça yazmayı tercih etmiştir. Türkçe Divan’ı olmayan tek şairdir. Bu büyük Türk Padişahının heykeli 27 Eylül 2005 tarihinde törenle Trabzon Ortahisar Mahallesine yerleştirilmiştir.

KARADENİZ GELENEKSEL YAŞAM SERGİSİ

Trabzon Vilayet Kültür Merkezi (Eski Valilik Binası) binasının iç mekanlarında düzenlenen Karadeniz Geleneksel Yaşam Sergisi, Trabzon’un tarihi, kültürel yaşantısı ve tarihi ticaret merkezinin odağı olan Kemeraltı Çarşısı’nın 1800'lü yıllardaki durumunu sosyal yaşantısını ve o zamanki ticari hayatı minyatürlerle canlandıran geleneksel yaşam ve kültür sergisini ziyaret edebilirsiniz.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VAKFI

1495 yılında Trabzon’ da doğan Süleyman, 1509 yılında Trabzon’dan ayrılmıştır. Fakat duygusal bağlarını hiçbir zaman Trabzon’dan koparmamıştır. Çünkü Trabzon kızı olan babaannesinin adına düzenlenen külliye (Hatuniye) Trabzon’dadır. Babaannesinin ölümünde Kanuni 9,10 yaşlarında idi. 15 yaşına kadar Trabzon’da yaşadı

Batılıların “Muhteşem Süleyman” olarak adlandırdığı Kanuni dönemi, Osmanlı İmparatorluğunun  yükselme sürecinde en parlak dönem olarak tarihe geçti. Ordu ve donanmayı, dünyanın en güçlü ve modern  kurumu haline getirdi. İmparatorluk toprakları üç kıtaya yayıldı.

Sultan Süleyman; yönetim, ordu ve maliye alanlarında geniş düzenlemeler içeren kanunlar ortaya koyduğu için  “Kanuni” lakabıyla anıldı. Üç ana bölümden oluşan “Sultan Süleyman Kanunnamesi”  ordu mensuplarının görev ve sorumluluklarından pazar düzenine, kılık kıyafet zorunluluğuna değin çeşitli alanlarda düzenlemeler getirmiştir. İmparatorluk topraklarının birbirinden güzel mimari eserlerle donatıldığı ve güzel sanatlar alanında çok sayıda seçkin sanatçının yetiştiği bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

İlim ve sanata önem veren bu hükümdar döneminde, Türk resmine yön veren ressamlar ortaya çıkmıştır. Kanuni devlet adamlığı yanında imar faaliyetleriyle de  tanınmıştır. Başta İstanbul olmak üzere şehirlerin imarına büyük önem vermiş, İstanbul doğunun ve batının en mamur şehri haline gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını, döneminin önemli olaylarını anlatan yazmalara Divan Edebiyatında “Süleyman name” adı verilmiştir.

Kırk altı yıllık saltanatı süresince zaferleriyle Osmanlı Devletinin sınırlarını genişleten Kanuni , 5 Ağustos 1566 yılında yaşlı ve hasta olduğu halde 13. ve son seferini Zigetvar’ a yapmıştı. Kanuni Sultan Süleyman 73 yaşlarında son seferine çıkarken hasta idi. Otuz dört gün süren kuşatmadan sonra Zigetvar’ ın alındığı gün 1566 yılı  6 Eylül’ü 7 Eylül’e bağlayan gece onuncu (10.) Osmanlı Hükümdarı Kanuni vefat etti. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa  herhangi bir karışıklığın meydana gelmemesi için Padişahın ölümünü bir buçuk ay kadar ordudan gizledi ve  daha sonra Kanuninin iç organları Macaristan’ a gömülerek bedeni ilaçlanıp İstanbul’a defnedildi.

Osmanlı Devleti’ ne Kırk altı yıl gibi uzun bir sure hükümdarlık yapmış olan Kanuni Sultan Süleyman, kazandığı zaferler, hazırlattığı kanunnameler ve devlet hayatında sağladığı istikrar sayesinde Türk ve dünya tarihinde ulaşılması güç bir yere sahip olmuştur.

6 Eylül 1994 tarihinde 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman DEMİREL’ in huzurlarıyla  Zigetvar’da düzenlenen Macar-Türk Dostluk Parkına Kanuni Sultan Süleyman’ın heykeli dikilmiştir. 7 Haziran 1995  tarihinde ise bu heykelin aynısı Trabzon’da  Türk-Macar Dostluk Parkına iki ülkenin simgesi olarak dikilmiştir.

KÖY EVİ SERGİSİ

1993 yılı sonunda kamulaştırılarak müze alanına katılan arsada, valiliğin desteği ve yerel olanakların değerlendirilmesi sonucu oluşturulan köy evi sergisi 1996 yılı Mayıs ayında ziyarete açılmıştır.

Sergilemenin amacı, halk kültürüne ait değerlerin bir bölümünü koruyabilmek ve gelen ziyaretçilere küçük de olsa köy yaşamından bir kesit sunabilmektir. Alandaki sarenderin yanında portatif olarak kurulan köy evi, küçük ölçekli ve tek katlıdır. Köy evi için Sürmene ilçesi, Yukarı Aksu köyündeki eski konutlar arasından seçilerek rölevesi çıkarılan bir örnek esas alınmıştır.

Mutfak, aşhane ve iki odadan oluşan konutta aşhanenin zemini çoğu özgün örneklerinde olduğu gibi sıkıştırılmış topraktır. Bu bölümde tavan kaplaması da yoktur. Yerde ortada bulunan ocağın üstüne zincir asılıdır. Odaların zemini mutfak zemininden daha yüksekçe olup, döşeme ve tavan ahşap kaplamadır.

Konutun bahçesinde, etrafı çitle küçük bir tarla modeli oluşturularak, Karadeniz Bölgesi’ne has sebzelerden mısır ve lahana ekilmiştir. Ayrı bir alanda sarenderin yanında komar çubuklardan yapılma bir çörten (silindirik mısır deposu), bir gazal sepeti, taş bir dibek ve bileği taşı bulunmaktadır.

Taş duvarlarla Ayasofya Müzesi alanından ayrılmış olan bu düzenleme; evi, serenderi, çörteni, çitle çevrili minyatür tarlası, taş yolu, yapıları gizler bir köy durumundaki farklı yapraklı ağaçları ile küçük bir köy meydanı görünümündedir.